28 Aralık 2016 Çarşamba

AKP'ye biraz dikkatli bakarsanız..!

Biraz dikkatli bakın AKP'yi göreceksiniz.

1 Eylül 2016 Perşembe

Poliste Baş örtüsü üzerine

Devletin tüm yurttaşlarına eşit olarak davranmak üzere memur ettiği kamusal hizmet alanlarında çalışanlar görev esnasında standart kıyafet giyerler.
Örneğin Hemşireler, Zabıtalar, bilumum kolluk kuvvetleri, yargıç ve savcılar tek tip elbise giyerler.
Bunu nedeni her zaman herkese eşit ve kanunlara uygun olarak davranılacağının garanti etmektir.
Örneğin bir mahkeme sürecinde  yargıç değiştiğinde davacı ya da davalılar adaletin sağlanması bakımından hiçbir şey değişmediğine inanmaları gerekir.
Tek tip bir giysi bu güvenceyi vermek içindir.
Zira bu saydığım tüm görev alanlarında memurlar kişisel inisiyatif kullanırlar.
Örneğin bir vergi memurundan farklıdır.
Vergi memuru sınırları belli kuralları yerine getirir.
Ama bir yargıç ya da bir jandarma ya da polis insan hürriyetini bağlayıcı kararlar kullanırlar.
Yurttaşlar bu görevlerle karşı karşıya geldiğinde adil, tarafsız bir muamele ile karşılaşacaklarına dair inançları olmazsa kamu düzeni sağlanamaz.
O yüzden bu görevlerde çalışanlar tek tip elbise giyerler.
Bir polis göğsüne siyasi bir partinin, bir dünya görüşünün simgeleyen bir rozet takamaz.
Bunu yapamayacağı gibi kıyafetlerinde diğerlerinden farklılık da yaratamaz.
Mesela şapkasını ters giyemez ya da rozetini ters tarafa takamaz. Kaskını farklı renge boyayamaz.
Ve bir dünya görüşünün, kendine özgü bir yaşam anlayışının simgesi olan başörtüsü de takamaz.
Tek tip kıyafet standartını değiştiremez.
Örneğin; bu standartı değiştirdiğinizde başörtüsü takmayan kadın görevliler diğerlerini ayrıcalıklı göreceklerdir.
İster istemez bir ayrımcılığı başlatmış olursunuz. Başörtüsü takan bir kadın amiri olan başörtüsüz bir memur kendini güvencede hissedemez.
Ayrıca; başörtüsünü dininin bir zorunluluğu olarak görmeyen milyonlarca Müslüman yaşıyor bu ülkede.
Başörtülü bir kadın polis başörtüsü takmayan kadınlara olan davranışlar daima töhmet altında kalır.
Ne vatandaş ne de ne de memur eşit muamele ve eşit tepki göreceği konusunda kendini güvencede hissedemez.
Polis kıyafeti standardının başörtüsüne uygun şekilde devlet tarafından değiştirilmesi bu ülkenin birliğine dinamit koymaktır.
Ayrımcılıktır. Art niyetli ve rövanşist bir yaklaşımdır. Erdoğan hükümeti bir başka cemaatin darbesine maruz kaldığında böldüğü toplumu bir daha arkasında göremez.

23 Mayıs 2016 Pazartesi

BİR KAVUK GİYME TÖRENİNİN PERDE ARKASI...

Yarın Cumhurpadişahın tayin ettiği Başvezirin Kovuk Giyme Töreni yapılacak. Saraya yakın kapı kullarından sızan malumatlara göre Başvezirin nasıl tayin edildiği belli olmuş. Edindiğimiz malumatlar dahilinde sizlere aktarıyoruz. Cumhurpadişahımız sabık başvezirini gözden çıkarınca kapı vekillerini huzuruna çağırır ve onlara; " Bakın sadık kullarım, şimdiki başvezirimden memnun değilim. Profil ve itibar mıntıkalarında hafif kabarmalar olduğunu müşahede etmekteyim. Kendisini azletmeye karar verdim." der. "Kim ki profil ve itibar irtifasının pürüz çıkarmayacağına itimat ediyorsa düzenleyeceğim müsabakaya katılabilir." der. Sonra; "müsabakaya katılmak isteyenler bıyık bıraksın ki bileyim" diye ekler. Profil ve itibarlarının düşüklüğü konusunda kendisine güvenen kapı vekilleri bıyık bırakmaya başlarlar. Yarışma günü geldiğinde hepsi heyecanla saraya doluşurlar. İç oğlanları önlerine düşer onları müsabakanın yapılacağı salona götürürler. Salona girdiklerinde yerde, iki ucu üçer tane tuğlanın üzerine konmuş bir çıta olduğunu görürler. Bir süre sonra Cumhurpadişah salona gelir. Kapı vekilleri yerden temenna ederek selam verirler. Cumhurpadişah tahtına oturur ve şöyle buyurur; "Her kim profilini ve itibarını bu çıtanın altından çıtaya değmeden geçirirse başvezirim olacaktır." Musabaka başlar ve bütün kapı vekilleri bir solukta geçiriverir itibarlarını ve profillerini çıtanın altından. Bunun üzerine Cumhurpadişah çıtanın iki ucundan birer tuğla eksiltilmesini buyurur. İç oğlanları buyruğu hemen yerine getirir. Cumhurpadişah; "Şimdi geçin bakalım" der Vekiller yine hiç zorlanmadan geçirirler itibar ve profillerini. Cumhurpadişah birer tuğla daha kaldırır. Ama netice değişmez. Nihayetinde son tuğla da kaldırılır. Netice yine değişmez bütün kapıvekillerinin itibar ve profilleri yerdeki çıtanın altından kolayca geçiriverirler. Cumhurpadişah başvezirlik için itibar ve profili sıfır olan bu kadar seçenek olmasından özellikle memnun olur. Ama bir başvezir tayin etmek durumunda olduğundan ne yapacağını da şaşırır. Bıyıklı kapıvekillerine dönerek; "Hele siz huzurumdan bir çekilin ben bir tefekkür eyleyim. Siz bıyıklarınızı falan tarayın. Ben sizi çağırırım." der. Bıyıklı kapı vekilleri yerden temennalarla geri geri giderek huzurdan çekilirler. Cumhurpadişah müneccimlerini çağırır. Bir süre onlarla istişare eder. Özellikle jöleli müneccimle diğerlerine göre biraz daha fazla teatide bulunur. Sonra kapı vekilleri tekrar huzura alınır. Cumhurpadişah iç oğlanlarına buyurur; "Tez yere bir çizgi çizile" İç oğlanları çıtayı alırlar ve yere tebeşirle bir çizgi çizerler. Sonra bıyıklı kapı vekillerine dönerek; "Her kim ki itibarını ve profilini bu çizginin altından geçirirse benim baş vezirim olacaktır." diye seslenir. Kapı vekilleri bıyıklarını çekiştirerek birbirlerine bakarlar. Şaşırmışlardır. Ama "bitanesi" hiç şaşırmaz. Aksine için için sevinir. İtibar ve profilinin düşüklüğünden o kadar emindir ki "vurur yüzüne ifadesi". Şaşkın kapı vekillerinin hiçbiri beceremez. Ama "bitanesi" bir çırpıda itibarını ve profilini yere çizilen çizginin altından geçirir. Bu kapı vekili; Binali Yıldırım'dır. Cumhurpadişah çok memnun olur. "Aferin" der. "Baş vezirim sen olacaksın" diyerek Binali'nin alnından öper. Diğer bıyıklı kapı vekillerinin haset dolu nazarları altında Cumhurpadişahının önce eteğini, sonra elini öper. Böylece; yarınki "Kavuk Giyme Töreni"nden itibaren şahsına "İn Ali" deninceye kadar, Cumhurpadişahının dizinin dibinde oturmak üzere, saltanat kayığına "bin Ali" denilerek, Binali Yıldırım tayin olunmuştur. Not; Gelen malumatlar tarafımızdan Zaytung ekolünde yorumlanarak sizlere aktarılmıştır.

8 Eylül 2013 Pazar

Zavallı Emrecik kaç kaç nereye kadar?



Bak gördüğün gibi dünya küçükmüş Emrecik.
Öyle sıkışınca kaçarak adam olunmuyor. Ben sorumlu adamım. Sana son dersini vermeden olmaz.
Bak şimdi aşağıdaki yazıyı oku. Kendi vicdanında değerlendir. Çapsızlığını anla. Adam olma yolunda bir an önce adım atmaya başla. Çünkü gidecek çok yolun var. Hadi bakayım kaytarmak yok. :)))


Üstad dediğin o herif ayyaş ve kumarbazdı. Dönemin yöneticilerine yalvar yakar mektup yazar para dilenirdi. Söylediklerine kendi de inanmazdı. Yöneticilerin hoşuna gitsin, bahşişi bol tutsunlar diye yazardı. O mektupları google da bulursun herşeyi kanıtlıyor.

" Ayrıca senin laiklikten..." dediğin kısım kıvırma noktası olmuş.
" İSLAM'a göre anayasa yapalım desek karşı çıkıyorsunz." Şu ya da bu dine göre anayasa yapılmaz çağdaş, demokratik değerlere göre yapılır. Çünkü o ülkede yaşayanlar senin inancında olmayabilirler, olmak zorunda da değiller. Anayasa herkesin anayasası olmalı sadece bir inancın değil. Ayrıca herkes İslama senin inandığın gibi inanmak zorunda değil. Yani sana oy vermeyen müslüman değil mi? Boşuna mı sordum zannediyorsun onca soruyu? Herkes İslamı kendine göre yorumlar herkesin inancı kendine.
Edepsizlik ve adamlık konusuna gelince; sinirlenen ve hakaretamiz laflar eden sensin, söylediğini bir sonra inkar eden sensin şimdi sen mi bana adamlık ve edepten bahsedeceksin.
Sen önce işlediğin günahı itiraf et. Et ki tövbe etmeye yüzün olsun.
İslamiyette gıybet ve iftira haramdır bilirsin.
Milyonlarca insana putperest ve kafir suçlamasında bulundun hala bulunuyorsun. Günah işledin, hala işliyorsun. Hatanı kabul etmek yerine hakaretle örtmeye çalışıyorsun.
Senin beni cevaplayamamanın nedeni benim adamlığımdan ziyade senin cahilliğin, gıybetçiliğin ve edepsizliğin.

31 Ağustos 2013 Cumartesi

Eeeyyy ABD!..

ABD Başkanı Obama'nın konuşmasını izlediniz mi? Bence Erdoğan ve Davutoğlu'nu tek ayak üzerinde bıraktı.
AKP'li "hazır teşneler" bir müdahale anında "Meclis'ten yeni bir tezkere almamıza gerek yok" diyerek heves ve telaşlarını ortaya koyuyorlardı.
Oysa Obama Kongre'ye götürmekten ve siyasi kanalları kullanmaya devam etmekten falan söz ediyor.
Şimdi merak ediyorum, acaba Erdoğan;"Eeeyyy ABD! Eeeyyy Obama! diye bağırmaya başlar mı?

30 Ağustos 2013 Cuma

12 Eylül Grisi...

Bu merdivenleri emekli bir orman mühendisi kendi olanakları ile boyamış. Sonra belediye ekipleri de griye boyamış.
Beyoğlu Belediyesi...
AKP'li...
Gri rengi nedense bana 12 Eylül günlerini hatırlatır.
Emekli Askerleri Belediye Başkanı olarak atamışlardı. Önüne gelen yeri griye boyatırlardı.
Karşıyaka'da şimdi Yunusların bulunduğu yere kente doğru hedeflenmiş bir top koymuşlardı.
Kaidesini de griye boyamışlardı...
#direnmerdiven

29 Ağustos 2013 Perşembe

Ne Olmuş ki?

Şimdi, "ne olmuş" diyebilirsiniz.
Bir kere, bu fotoğraflar gizlice çekilmemiş.
Kendileri vermişler. İftar, sahur vesaire...
Sonuçta bu bir kanıksatma girişimi.
Yıllarca ünlülerin görkemli yaşamlarına özendirmek amacıyla bizleri televolelediler.
Hala devam ediyor, edecek.
Şimdi "İslami magazin" de devreye girecek.
Öyle ya, "Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır." 10. Sure (Yûnus Suresi), 26. Ayet
İzleyelim görelim.